Vücudumuzda enerji dengesi, yapım (anabolizma) ve yıkım (katabolizma) faaliyetlerinin uyumuyla sağlanır. Genç yaşlarda vücutta yapım hızı yıkımdan fazladır; ancak 30'lu yaşlarımızdan sonra bu denge tersine döner. Günlük hayatımızda anabolizma hızımız katabolizma hızımızı aşarsa, vücudumuzdaki enerji fazlası yağ dokusu olarak depolanır. Kilo alma aslında genetik bir temele dayanır. Bazı kişilerde kilo alma bölgesel olabilirken, bazen de genel olarak vücuda homojen dağılmış bir yağ dokusu görülmektedir. Öncelikle belirtmek gerekir ki tıpta obezite olarak tanımlanan aşırı kilo alma, tıbbi bir rahatsızlıktır ve mutlaka uzman bir hekim tarafından değerlendirilmelidir.

Uygun fiziksel aktiviteler ve diyet programları ile obezite ile mücadele edilmektedir. Karnitin ve CLA gibi birçok ilaç piyasaya çıkmış olsa da, tam anlamıyla sağlıklı kilo vermeyi sağlayamamışlardır. Bitkisel yöntemler ise genellikle bağırsak pasajını hızlandırarak emilimi engellemeye yöneliktir. Bu da vücutta sıvı ve elektrolit bozukluklarına neden olmaktadır. Sağlıklı kilo verme sürecinde en sıkıntılı süreç, bölgesel zayıflama konusunda çıkan sorunlardır. Sağlıklı bir kilo verme yöntemi her ne kadar vücudu homojen olarak etkilese de, bazı bölgelerin zayıflaması her zaman sorunludur. Özellikle bel, boyun, karın çevresi ve basenler en sık şikâyet konusu olan bölgelerdir. Bu bölgeler, günlük yaşantımızda en az harekete sahip bölgelerdir.

Öncelikle zayıflama için mucizevi bir formül olmadığını belirtelim. Bölgesel zayıflamada en hızlı yöntem, yağ aldırma olarak da bilinen liposuction yöntemidir. Cerrahi bir işlem olması, vücuttan yağın birden çıkarılması ile metabolizma bozukluklarına neden olmasından dolayı iyi bir tıbbi inceleme sonrası yapılması önerilir. Liposuction sonrası fizik aktivitelere ve diyete dikkat edilmediği zaman alınan yağlar hızla aynı bölgede tekrar kazanılabilir.

Bölgesel zayıflama için ilgili bölgeye uygun egzersiz programlarının uygulanması en etkili yöntemlerden birisidir. Genetik olarak "armut tipi" olarak ifade edilen kilo almada genellikle basen ve bel bölgesi yağlanır. Bu bölge kaslarını çalıştırmaya yönelik yapılacak kol ve bel egzersizleri, mekik hareketleri faydalıdır. İşin uzmanı bir antrenör ile kaslarda laktik asit birikimini de hesaba katarak bölgesel antrenmanlar planlanmalıdır.

Bölgesel zayıflama için yapılacak en iyi sporlar yüzme, tenis, pilates gibi aktivitelerdir. Bu aktiviteler özellikle hareketsiz bölgelerin kasları üzerine etkilidir.

Diyet, vücudun genelini etkileyen ve zayıflamada en önemli olan unsurdur. Sağlıklı bir diyete başlamadan önce günlük kalori ihtiyacınızın mutlaka hesaplanması ve bu şekilde kalori kısıtlamasına gidilmesi gerekir. Her porsiyonda posalı yiyecek olarak meyve ve sebzelere yer verilmelidir. Kabızlık yapacak yiyeceklerden uzak durulmalı ve en önemlisi de şeker ve tuz kısıtlanmalıdır. Özellikle aşırı tuz alımı vücutta su tutulmasına neden olmaktadır. Aşırı şeker içerikli yiyecekler, tokluk hissinizi uzun süre korumanıza yardımcı olmazlar ve sürekli açlık ve yeme hissi oluştururlar.

Modern insanlar günümüzde masa başı işlerde çalışmaktadırlar. Sedanter yaşam olarak adlandırılan bu durum, tıpta metabolik sendrom X olarak tanımlanmıştır. Bel bölgesindeki yağlanma ile koroner kalp hastalıkları birinci derecede ilintilidir. Egzersiz ile ortaya çıkan solunum sıkıntısı, metabolik sendrom X'in en temel göstergesidir. İş hayatında asansör kullanmama, öğlen yemekleri sonrası kısa mesafeli tempolu yürüyüşler, porsiyon meyve tabağınız ile öğün geçiştirme ve çay-kahve tüketiminden uzak durarak sağlığınızı koruyabilirsiniz.